Topuk Dikeni Nedir?
Topuk dikeni, kalkaneus denilen topuk kemiğinin yere temas eden kısmında gelişen bir kemik çıkıntısıdır.
Topuk Dikeninde Belirtiler Nelerdir?
Topuk dikeni olan hastalarda genellikle sabah yataktan kalkıldığında ilk yere basıldığında topuğun alt kısmında şiddetli bir ağrı duyulur ve birkaç adım atınca bu ağrı biraz azalır. Ancak gün içinde çok ayakta kalındığında ağrı tekrarlar. Ya da uzun süre bir yerde oturup daha sonra ayağa kalkıdığında da sabahkine benzer durum sözkonusu olur.
Topuk dikeni olan hastalarda ağrı yavaş yavaş başlar ve başlangıçta hastalar tarafından genellikle ciddiye alınmaz. Topuk dikeni olan hastalar genellikle ayak topuklarının bir taş ya da benzeri bir cisim tarafından zedelendiğini ifade ederler. ‘Bir taşa bastım sonra ağrım geçmedi’ şeklinde şikayetler ile gelebilirler. Topuk dikeni nde ağrı genellikle aktivite sırasında değil, aktivitenin yoğun olduğu dönem sonrasında yapılan istirahatten sonra hissedilir. Topuk dikeni ciddiye alınmaz ve tedavi edilmez ise kronik bir ağrı nedenidir. Topuk dikeni yürüyüş şeklinizi de ister istemez etkileyeceği için beraberinde ayak bileği, diz, kalça, bel ve sırt ağrılarını da beraberinde getirir.
Topuk Dikeni Kimlerde Görülür?
Kilosu normalin üzerinde olan kadınlarda topuk dikeni daha sıktır
Ayakta ve sert zeminde kalanlarda topuk dikeni daha sıktır
Düz ve yayvan ayakları olanlarda veya ayak çukuru aşırı derin olanlarda da topuk dikeni sıktır
Sert tabanlı ayakkabılarla uzun zaman geçirmek gibi yalınayak yürümek de topuk dikeni görülme riskini artırır
Topuk Dikeni Tedavisinde Ne Yapılır?
Topuk dikeni durumunda yapılacak ilk şey istirahat etmektir. Herşeyden önce ayağın üzerine binen yükten kurtulmak gerekir. Topuk dikeni ne bağlı şikayetlerin gerilemesine yardımcı olmak için topuk bölgesine günde 4-5 kez 20şer dakika olacak şekilde buzla masaj yapın. Topuk dikeni için hekiminiz size bir antiinflamatuar ilaç kullanmanızı önerecektir. Bu ilaç bölgedeki inflamasyonu ( sıvı birikimini) geçirmek içindir. Topuk dikeni için egzersiz programı önemlidir. Aşil tendonu ve ayak tabanındaki plantar fasyayı geren egzersizler tedavide önemli bir yer tutar. Ayrıca topuk dikeni için yükü emen tabana sahip ayakkabıların, silikon tabanlıkların kullanımı önemlidir. Bu şekilde topuk dikeni olan hastaların yüzde doksanında şikayetler büyük ölçüde geçer.
Topuk dikeni ne bağlı şikayetler bu önlemlere rağmen 2-3 ay daha sürerse topuk bölgesine kortikosteroid enjeksiyonu yapılabilir. Bazı durumlarda hekiminiz size ESWT yöntemini önerebilir ( ESWT : Yüksek enerjili ses dalgalarıyla cerrahi olmaksızın ilaçsız ve kısa sürede yüzde 85 oranında kalıcı bir iyileşme sağlanan güncel elektroterapi tekniğidir.) Eğer bu yöntemlerin hiç birisine yanıt alınamıyorsa topuk dikeni için cerrahi tedavi yapılır.
Haglund – sever hastalığı na kalkaneus apofiziti de denir. Kalkaneusun (topuk kemiği) arkasında bulunan apofizin apofizin aseptik nekrozudur ( yani topuk kemiği arkasında bulunan büyüme plağının kanlanma bozukluğuna bağlı gelişen bozulması durumudur)
Haglund – Sever Hastalığı Kimlerde Sık Görülür?
Haglund – sever hastalığı 5-12 yaş arası kızlarda daha sıktır. Kalkaneus apofizi, 5 yaş civarı radyolojik olarak belirir ve 12 yaşta kalkaneusla birleşir.
Haglund – Sever Hastalığı Şikayetler Nelerdir?
Haglund – sever hastalığı nda genellikle bir spor veya beden eğitimi dersindeki zorlamadan veya yüksekçe bir yerden topuk üzerine düştükten sonra aşil tendonunun kalkaneusa (topuk kemiği) yapışma yerinin daha altından topuk alt-arka köşesi arasındaki bölgede ortaya çıkan, topuğa basma ve ayak bileğini dorsifleksiyona (yukarı doğru kaldırma) zorlama ile artan ağrı en sık şikayet ve bulgudur. Haglund – sever hastalığı nda topuğun arka bölgesi bastırmakla hassastır. Parmak ucuna basarak yürüme sırasında aşil tendonunun çekmesine bağlı bu bölgede ağrı ortaya çıkabilir.
Haglund – Sever Hastalığı’nda Tanı Nasıl Konur?
Haglund – sever hastalığı nda tanı hastanın şikayetlerinin dinlenmesi, fizik muayene ve röntgen filmi çekilmesiyle konulur. Röntgende normalde homojen ve düzenli görünümde olması gereken apofiz homojenitesini kaybeder, düzensizleşir, bazen benekli, bazen de aşırı yoğunlaşma sonucu fildişi görünümü kazanır, bazen de parçalı bir görüntüde olur.
Haglund – Sever Hastalığı’nda Tedavi İçin Ne Yapılır?
Haglund – sever hastalığı nda hasta bölgenin yükten ve zorlanmalardan kurtarılması gerekir. Topuğun 1.5-2 cm yükseltilmesi ( Aşil tendonunun lokal yumuşama gösteren hasta bölgeyi çekip gererek zorlamasından sakınmak için) , ayak desteği veya topukta yumuşak tabanlıklar kullanılması genellikle yeterlidir.
Haglund – sever hastalığı nda bazı inatçı durumlarda ayak bileğini 30-40 derece ekinizmde (ayak bileği öne eğik pozisyonda) tutan alçı ile 4-6 hafta tespit gerekebilir. Haglund – sever hastalığı nda lokal dolaşımı artıran veya ağrı eşiğini yükselten fizik tedavi araçları, batıcı ve oyucu karakterdeki topuk ağrısına karşıgenellikle iyi gelir.
Haglund – Sever Hastalığı Ne zaman geçer?
Haglund – sever hastalığı nın 2- 4 sene sürebileceği mutlaka bilinmeli ve radyolojik iyileşme oluncaya kadar hasta bölge , vücut ağırlığı ile basınç ve aşil tendonu ile gerici- çekici ve makaslama anlamında mekanik ve statik streslerden korunmalıdır.
Halluks valgus (ayakta başparmakta kemik çıkıntısı ) nedir?
Halluks valgus, ayak başparmağının dış yana doğru eğrilmesine denir. Tarak kemiklerinden 1. sinin uç kısmının iç tarafında kemik çıkıntısı gelişir. Hastalar genellikle orta yaş civarı yüksek topuklu ve sivri burunlu ayakkabı giyen kadınlardır.
Halluks valgus neden olur?
1-Heredite, genetik yatkınlık:
Tarak kemiklerinin geniş olarak açıldığı geniş, taraklı ayaklar ve 1. tarak kemiğinin kısa ve içe yönelmiş olduğu ayaklarda sık görülür. Ailede halluks valgus hikayesi olanlarda halluks valgus daha sık görülür.
2-Mekanik:
Önü üçgen şeklinde olan dar ayakkabıların sürekli kullanımı parmağı dış yana doğru iterek halluks valgus gelişimine neden olabilir.
3-Kemiksel:
Medial kuneiform kemiğin ( ayaktaki küçük kemiklerden 1. tarak kemiği ile eklem yapanı )üçgen şeklinde olması 1. tarak kemiğinin içe doğru yönelmesine sebep olur ve buna bağlı halluks valgus gelişir.
4-Artrit:
1. tarak kemiği ile parmak kemiğinin eklemleştiği yerde ( yani kemik çıkıntısının görüldüğü bölge) kireçlenme gelişmesi veya bu bölgeyi etkileyen romatizmal hastalıklar halluks valgusa neden olur
5-Pes planus:
Ayak yayılır, 1. tarak kemiği içe doğru yönelir ve buna ikincil olarak parmak dışa doğru çarpılır ve sonuçta halluks valgus gelişir.
Halluks valgus tanısı nasıl konur?
Halluks valgus tanısı fizik muayene ile konulur ve çekilen grafiler ile tedavi seçenekleri değerlendirilir.
Halluks valgus ta şikayetler nelerdir?
Halluks valgusta şikayetler genellikle mevcut bunyon üzerinde yoğunlaşır. Bunyon ağrılıdır. Şiddetli halluks valgus deformitesi birçok kez hem ağrılı hem de kozmetik problem olarak karşımıza çıkar. Uygun ayakkabı bulmak zorlaşır, özellikle kadınlar beğendikleri ayakkabıları alamamaktan şikayet ederler. Deformite ilerledikçe ikinci parmak da yukarı doğru kalkabilir ve ayakkabıya temas ederek yaralar, nasırlaşmalar ortaya çıkar. İleri durumlarda ağrı sürekli hal alır.
Halluks valgus tedavisi nasıldır?
-Cerrahi olmayan tedavi:
Tedavi
Halluks valgusta öncelikle konservatif veya cerrahi yöntemlerin hangisinin kullanılacağına karar verilmelidir. Çoğu zaman öncelikle konservatif yöntemler denenmelidir, çünkü birçok hasta cerrahi tedaviyi ilk başta istemeyecektir. Ancak deformitenin ağrılı olduğu birçok durumda konservatif yöntemlerden fayda görüleceğine inanılmadığında doğrudan cerrahi tedaviye yönelinmelidir. Eğer hasta deformiteden ve ağrıdan şikayetçi değilse, günlük aktiviteleri sırasında kendisine bir zarar vermiyorsa ameliyat hastanın istediği kadar ertelenebilir. Halluks valgus cerrahisi acil bir ameliyat değildir ve şekil bozukluğunun ilerlemesini önlemek amacıyla cerrahi girişim yapılmaz. Yapılacak cerrahi girişim deformiteyi düzeltmeye yöneliktir.
Halluks valgus ta cerrahi ya da konservatif yöntemler seçilirken hastanın yaşı, aktivite düzeyi, hobileri, mesleği, esas şikayetinin ne olduğu dikkate alınmalıdır. En önemli nokta hastanın beklentilerinin ne olduğunun bilinmesidir zira uygulanacak yöntem hastanın beklentisini karşılayacak nitelikte olmayabilir.
Halluks valgus tedavisi hastaya deformitenin ve sorunlarının gidişatı hakkında açıklayıcı bilgiler vermek , ağrının nedeni- nasıl giderileceği hakkında aydınlatmak ve sonrasında hemen her zaman ayağa tam adapte olan ayakkabıların seçimi ile başlar. Halluks valgusta sivri burunlu topuklu bir ayakkabı yerine geniş taraklı, burun tarafı rahat ve geniş ayakkabıların seçilmesiyle erken dönemde ilerlemesinin önüne geçilebilir. Bunyondan kaynaklanan ağrı ayakkabının basısına bağlı ortaya çıktığı için bu basının ortadan kaldırılmasına yönelik rahat ayakkabı seçimleri ağrıyı azaltır. Bunların dışında tedavi edici, deformiteyi düzeltici etkisi olmamakla beraber sadece semptomları hafifletmeye yönelik parmak arası silikon makaralar ya da gece atelleri mevcuttur. Ancak unutulmamalıdır ki halluks valgusta cerrahi dışı hiç bir yöntem deformiteyi düzeltemez.
-Cerrahi tedavi:
Halluks valgus ta cerrahi olmayan tedavi yöntemleri semptomları kontrol etmekte yetersiz kaldığında cerrahi seçeneklerden birisine karar verilir. Bugüne kadar ortopedik cerrahide en fazla sayıda teknik tanımlanmış hastalıklardan birisi halluks valgus tur. 100 den fazla cerrahi teknik tanımlanmıştır. Halluks valgusta uygulanacak herhangi bir cerrahi için temel amaçlar ;
- Bunyonu ortadan kaldırmak
- Ayak başparmağındaki kemiklerin dizilimini düzeltmek
- Eklem çevresindeki kas ve yumuşak doku dengesini sağlamaktır.
Hasta olası riskler, komplikasyonlar ve beklentiler açısından aydınlatılmalıdır. Uygulanacak olan cerrahi girişim mevcut deformitenin tüm bileşenlerini düzeltecek şekilde olmalıdır. Ayrıca seçilecek cerrahi teknik ayağın biyomekaniğini de bozmamalıdır.Halluks valgus deformitesinin düzeltilmesi için cerrahi tedavi planlandığında, fizik ve radyografik muayene bulgularının yanında hastanın temel şikayeti uygulanacak cerrahi girişimin belirlenmesine yardımcı olacaktır. Seçenekler arasında metatarso-falangeal yumuşak doku rekonstrüksiyonu,1.metatarsın distalden yada proksimalden yapılan osteotomisi, proksimal falangeal osteotomi, medial küneiform osteotomisi, metatarso-falangeal eklem artrodezi, rezeksiyon artroplastisi yada bunların birlikte uygulanmasıdır.Halluks valgusun cerrahi tedavisindeki esas amaç gerek kozmetik gerekse işlevsel açıdan düzelmenin sağlanmasıdır.
Dirsekte Sinir Sıkışması (Ulnar Tuzak Nöropati = Kubital Tünel Sendromu ) Nedir?
Dirsekte sinir sıkışması denildiğinde ulnar sinirin ( dirsekten geçip önkolun yan tarafında serçe parmağa doğru uzanan sinir) geçtiği kanalda basıya uğraması anlaşılır. El bileğinde görülen karpal tünel sendromu ndan sonra ikinci sıklıkla görülen sinir sıkışmasıdır.
Dirsekte Sinir Sıkışması (Ulnar Tuzak Nöropati = Kubital Tünel Sendromu ) Niye Olur?
Dirsek bölgesine olan tekrarlayan küçük travmalar ( örneğin sürekli dirseği bir yere dayayarak çalışmak ), dirsek bölgesinde geçirilmiş kırıklar, çıkıklar, romatizmal hastalıklar, kireçlenmeler nedeniyle görülebilir
Dirsekte Sinir Sıkışması (Ulnar Tuzak Nöropati = Kubital Tünel Sendromu ) Kimlerde Sık Rastlanır?
Sürekli masa başında dirseğini dayayarak çalışanlarda, diyabetik hastalarda, romatizması olan hastalarda daha sıktır.
Dirsekte Sinir Sıkışması (Ulnar Tuzak Nöropati = Kubital Tünel Sendromu ) Tanı İçin Ne Yapılır?
Hastanın öyküsünün iyi dinlenmesi, ayrıntılı fizik muayene ve EMG ( sinir iletim çalışması ) yeterlidir.
Dirsekte Sinir Sıkışması (Ulnar Tuzak Nöropati = Kubital Tünel Sendromu )nda Şikayetler Nelerdir?
Serçe parmak tarafında uyuşma, karıncalanma, keçelenme, ağrı ve dirseğin iç tarafında hassasiyet olur. Zamanla eğer tedavi edilmezse elde şekil bozuklukları ortaya çıkabilir.
Dirsekte Sinir Sıkışması (Ulnar Tuzak Nöropati = Kubital Tünel Sendromu ) Tedavisi İçin Neler Yapılır?
Konservatif tedavi ilk aşamalarda faydalıdır. Antiinflamatuar tedavi ve atellemeler faydalı olur. Ancak ileri aşamalarda sinir üzerine olan basıyı ortadan kaldırmak ve gerekirse sinirin yolunu değiştirmek için cerrahi tedavi uygulanmalıdır.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit ) Nedir?
Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) genellikle tenis oynayan kişilerde (back hand vuruşlarda önkolun dış tarafındaki kaslar aşırı zorlanır) görüldüğü için bu isim verilmiştir ancak eli ile zorlayıcı işler yapan herkeste ve oldukça yaygın görülen bir hastalıktır. Dirsek dış yan tarafındaki çıkıntılı kemikte (humerus lateral epikondil) ağrı ile karekterizedir.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit ) Niye Olur?
Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) önkol ekstansor grup kaslarının ( yani el bilek ve parmakları yukarı kaldırmaya yarayan kaslar) tekrarlayıcı şekilde zorlanmasıyla bu kasların yapışma yeri olan lateral epikondilde kronik inflamasyon (sıvı birikimi) olur. Zamanla bu bölgede dejenerasyon gelişir. Yani temel sebep el ile yapılan tekrarlayıcı zorlayıcı işlerdir.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit ) Kimlerde Görülür?
Marangozlarda, sürekli klavye- mouse kullananlarda, yük taşıyanlarda ve tenisçilerden daha fazla sıklıkta olmak üzere ev hanımlarında da görülür. Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ), 30-50 yaşları arası daha sık görülür.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit ) Şikayetler Nelerdir?
Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) in en tipik bulgusu dirsek dış yan tarafındaki çıkıntılı kemikte (humerus lateral epikondil) ağrı hissedilmesidir. Bu ağrı önkola doğru yayılır. El bileğinin ve parmakların dirence karşı yukarı kaldırılmaya çalışılmasıyla ağrı şiddetlenir. Hastalar genellikle çaydanlık , sürahi vb ağırlıkları kaldırırken dirsek bölgesinde ağrı olduğunu söylerler. Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) olan bazı hastalar kapının anahtarını dahi çeviremediklerini ifade ederler. Bu durum sadece bir zorlayıcı hareket sonrası başlayabileceği gibi uzun süren zorlayıcı hareketlerden 2-3 gün sonra da başlayabilir. İlk zamanlarda hafif düzeyde bir ağrı varken hastalar bunu genellikle ciddiye almaz ve hekime gitmez. Sürecin ilerlemesiyle tablo ağırlaşır. tüm günlük aktiviteleri etkileyecek duruma gelir.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit ) Tanısı Nasıl Konur?
Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) tanısı esas olarak hastanın şikayetlerinin dinlenmesi ve fizik muayene ile konulur. Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit )tanısı için görüntüleme yöntemleri nadiren gerekir.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit ) Tedavisi’nde Neler Yapılabilir?
Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) için ilk aşamada istirahat, buz tatbiki, spor yapılıyorsa ara verilmesi ve bunlarla birlikte antiinflamatuar ilaçların kullanımı (naproksen, diklofenak vs) yeterli olabilir. Aynı zamanda tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) için üretilmiş çeşitli bantlar vardır. Bu bantlar ( epikondilit bantı ) bölgeye binen yükü azaltırlar. Dirsekte ağrılı bölgeye değil ağrılı bölgenin 10cm aşağısına takılmalıdır. Hekiminizin önereceği uygun egzersiz programını mutlaka uygulayınız.
Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) te eğer 1-1,5 aylık tedaviye rağmen şikayetler devam ediyorsa farklı yöntemler denenir.
- Ağrılı bölgeye kortizon enjeksiyonu: Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) tedavisinde lokal kortizon uygulaması ile ağrılarda gerileme olur. Bölgesel kortizon uygulamasının yan etkisi çok azdır.
- ESWT yöntemi: Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ): Temel olarak bölgesel kan akımının artırılıp iyileşme mekanizmalarının devreye sokulması prensibine dayanır.
- PRP uygulanması: Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit ) te uygulanan yöntemlerden birisi de PRP (platelet rich plasma= trombositten zengin plazma) tedavisidir. Bu yöntemde hastanın kendisinden alınan kan özel cihazlar yardımı ile santrifuj edilir. 2-3ml PRP elde edilir. Bu sıvının özelliği içinde konsantre şekilde iyileşme faktörleri bulunmasıdır. Doğal iyileşme ve tamir mekanizmalarını uyarır. Steril bir ortamda ilgili bölgeye yapılır. 1-3 seansta iyileşme görülmesi beklenir.
- Cerrahi tedavi: Tenisçi dirseği ( lateral epikondilit )olan hastaların %90 ı cerrahi dışı yöntemlerle iyileşmektedir. Ortalama olarak 6 aylık konservatif yöntemlere cevap alınamayan durumlarda cerrahi seçenekler düşünülmelidir. Ağrılı bölgede bozulmuş olan tendon açılarak temizlenir ve bölge rahatlatılır.
Golfçü Dirseği (Medial Epikondilit ) Nedir?
Golfçü dirseği , dirsek iç yan tarafındaki çıkıntılı kemikte (humerus medial epikondil) ağrı ile karekterizedir. Golf sporu yapanlarda sık görülmesi nedeniyle bu isim verilmiştir.
Golfçü Dirseği (Medial Epikondilit ) Niye Olur?
El bileği ve parmakların bükülmesini sağlayan kaslar dirsek iç yan tarafındaki kemik çıkıntıya ( humerus medial epikondil ) yapışır. Bu kasların aşırı kullanıldığı durumlarda bu bölgede önce kasların kirişleri çevresinde sıvı birikimi olur sonrasında bunlarda küçük yırtıklar ve dejenerasyonlar görülür. Sonuçta ağrı duyulur.
Golfçü Dirseği (Medial Epikondilit ) Kimlerde Görülür?
Golfçü dirseği ( medial epikondilit ), adından da anlaşılacağı üzere golf oynayanlarda , sürekli yazı işleri ile uğraşanlarda , marangozlarda, tesisatçılarda ve ev hanımlarında da sık görülmektedir.
Golfçü Dirseği (Medial Epikondilit ) Tedavisi Nasıldır?
Golfçü dirseği tedavisi tenisçi dirseği tedavisi ile benzerdir. Başlangıç aşamalarında istirahat ve antiinflamatuar tedavi ve sonrasında lokal kortizon enjeksiyonu , dirençli olgularda cerrahi seçenekler düşünülür.
Bursit
Dirsekte genellikle olekranon üzerinde yani dirseğin arkasındaki kemik çıkıntı üzerinde şişlik ve ağrı görülmesidir. Genellikle dirseğini sürekli bir yere temas ettirerek çalışanlarda görülür. kronik temasla ilgilidir. Tedavisinde ilk aşamalarda bandaj- buz ve antiinflamatuar ilaçlar kullanılır. İleri olgularda cerrahi olarak çıkarılması gerekir.
Femur Başı Avasküler Nekroz Nedir?
Femur başı avasküler nekroz ,femur başının yani (kalça eklemi oynak kemiğinin) üst kısmında yük taşıyan bölgesinde sağlam eklem kıkırdağının altında kemik dokuda nekroz (doku ölümü )gelişmesi ile karekterize bir durumdur. Bu durum çocuklarda görülen perthes hastalığı nın erişkinlerde görülen şekli olarak kabul edilir.
Femur Başı Avasküler Nekroz Niye Olur?
Femur başı avasküler nekroz femur başını besleyen atardamarların tıkanması sonucu gelişir. Dolaşım bozukluğunun sebebi genellikle tam tespit edilemez ancak ;
- travmalar ( özellikle femur boyun kırıkları sonrası)
- kortikosteroid ( kortizon ) kullanımı
- bazı kan hastalıkları (orak hücreli anemi)
- alkol kullanımı
- karaciğer hastalıkları
femur başı avasküler nekrozu na neden olabilmektedir.
Femur Başı Avasküler Nekroz’unda Şikayetler Nelerdir?
Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Genellikle 30-50 yaşlar arası sıktır. Kalçada ağrı şikayeti ile başlar ağrı genellikle kasık bölgesinde hissedilir , uyluk ve dize yayılır. Topallama ve aksayarak yürüme olabilir. Süreç ilerlediğinde ağrı sürekli hal alır. Geceleri de ağrı ortaya çıkar ve hareketler kısıtlanır.
Femur Başı Avasküler Nekroz’unda Tedavi İçin Neler Yapılır?
Femur başının küresel şeklinin bozulmamış olduğu erken dönemlerde temel olarak hastaların yük vermeden yürümesi önerilir. Bu amaçla koltuk değnekleri verilir. Ayrıca kemiğin kanlanmasını sağlamaya yönelik operasyonlar yapılır. Bu bölgede kemikte delikler açma işlemi uygulanabilir ( foraj ), kemikte yaklaşık 1 santim çapında bir tünel açılır ( core dekompresyon )ve bazı durumlarda bu tünel içine greft yerleştirilir. Femur başı avasküler nekrozu nun ileri evrelerinde femur başında çökmeler olur ve başın küreselliği bozulur. Bu bozulmanın olduğu yer ve miktarı seçilecek cerrahi alternatifi etkiler. Çok küçük çökmelerde semptomları gidermeye yönelik antiinflamatuar ilaçlar ve egzersizler verilebilir. Bazı durumlarda kemik ameliyatları ile yük binme yüzeyi değiştirilebilir. Ayrıca asetabulumun etkilenmediği durumlarda yüzey artroplastisi uygulanabilir. Eğer hastanın günlük aktivitelerni etkileyecek şekilde ağrı ve hareket kısıtlılığı gelişmiş, femur başı ve asetabulumda tutulma var ise total kalça protezi uygulanır.
Karpal Tünel Sendromu Nedir?
El bileğinin iç tarafında karpal kemikler ile fleksor retinakulum arasında bir aralık vardır. Karpal tünel adı verilen bu aralıktan fleksor tendonlar (el bileği ve parmakları bükmeye yarayan kasların kirişleri) ve median sinir önkoldan el bileğine geçer. Bu tünel içinde median sinirin herhangi bir sebeple basıya uğraması sonucu görülen nörolojik belirtilere karpal tünel sendromu denir.
Karpal Tünel Sendromu Neden Olur?
Karpal tüneli daraltan birçok neden bu sendroma neden olur.
- el bileği kırık ve çıkıkları sonrası
- el bileği kireçlenmeleri
- el bileği eklemi sinoviti (el bileğinde sıvı birikimi)
- fleksor tendonların tenosinoviti (bazı romatizmal hastalıklarda)
- fleksor retinakulumun kalınlaşması
- kanal içinde tümörler (lipom, ganglion vs)
- sistemik etkenler (menopoz, gebelik, akromegali, şeker hastalığı vs)
Karpal Tünel Sendromu’nda Klinik Nasıldır?
Karpal tünel sendromu kadınlarda ve 40-50 yaşlarında daha sık görülür. İki tarafta olabileceği gibi tek taraflı da olabilir. Başparmak, işaret, orta ve yüzük parmaklarının iç yüzlerinde ağrı, yanma ve iğnelenme olur. Ağrı el bileğinden ön kolun iç yüzü boyunca omuza kadar yayılabilir. Karpal tünel sendromu nda ağrı hastayı gece uykudan uyandırır. Kolu sallamak, yataktan aşağı sarkıtmak ve eli oğuşturmakla ağrı azalır. Uykudan uyandıran ağrılı nöbetler birkaç dakikadan 1 saate kadar sürebilir. Gündüzleri de dikiş, örgü, veya yazı yazma gibi el işlerinden sonra ağrı ve uyuşukluk ortaya çıkabilir. Hastalık ilerledikçe his kaybı artar ve motor bozukluklar ortaya çıkar. İnce el hareketleri gerektiren işlerde beceriksizlik olur. Avuç içi kaslarda erime ortaya çıkar.
Muayenede el bileğinde median sinir üzerine parmakla veya refleks çekici ile vurulunca ilk 3 parmağa doğru yayılan elektiriklenme hissedilir ( tinnel testi ). El bilekleri bükülü durumda iki el sırtı 1 dakika boyunca sırt sırta dayanarak tutulursa iğnelenme karıncalanma hissedilir ( phalen testi )
Karpal Tünel Sendromu Nelerle Karışır?
Boyun fıtığı, boyunda kireçlenme, torasik outlet sendromu gibi durumlarda da benzer şikayetler olabilir
Karpal Tünel Sendromu Tanısı Nasıl Konur?
Karpal tünel sendromu için hastanın öyküsünün dinlenmesi ve fizik muayene ile büyük oranda tanı konur ancak hekiminiz bunu teyid etmek için ve basının derecesini görmek için EMG tetkiki isteyecektir. EMG sinir iletim hızlarını ölçer ancak %90 oranında klinik ile uyumludur. Normal gelmesi tanıyı ekarte ettirmez.
Karpal Tünel Sendromu Tedavisi Nasıldır?
Siniri sıkıştıran yerel bir neden varsa bu ortadan kaldırılmalıdır. Kötü kaynamış bir el bilek kırığı varsa bu düzeltilir. Tümör varsa bu çıkarılır. eğer belli bir neden yoksa ve şikayetle yeni başlamış ve hafif derecedeyse el bileği 2-3 hafta kadar atele alınabilir. Belirtileri artıran mesleki çalışmalara ara verilir. Konservatif tedaviden yanıt alınamazsa lokal kortizon enjeksiyonu denenebilir. Ancak daha ileri derecedeki durumlarda, uzun süren vakalarda konservatif tedavi yanıtsızsa cerrahi tedavi uygulanır.
Karpal Tünel Sendromu Ameliyatı Nasıldır? Nekadar Sürer?
Karpal tünel sendromu ameliyatında sinire bası oluşturan transvers karpal ligament kesilerek karpal tünel rahatlatılır. İşlem 10 dakika kadar sürer.
Karpal Tünel Sendromu Ameliyatında Anestezi Şekli Nasıldır?
Karpal tünel sendromu ameliyatı için lokal yani sadece el bileği uyuşturularak yapılabileceği gibi kolun uyuşturulması ya da hastanın tercihi de gözönüne alınarak genel anestezi de uygulanabilir
Karpal Tünel Sendromu Ameliyatı Sonrası Yatmam Gerekir Mi?
Karpal tünel sendromu ameliyatı sonrası yatış gerekmez
Karpal Tünel Sendromu Ameliyatı Sonrası Elimi Nezaman Kullanabilirim?
Ameliyattan sonra 1. günden itibaren parmak ve el bileği hareketlerini zorlamamak kaydıyla yapabilirsiniz. Yaranın kapanması 2 hafta civarındadır. Bu süre içerisinde de zorlama gerektirmeyen işlere izin verilebilir.
De Quervain Hastalığı Nedir?
El bileğinde başparmağı hareket ettiren kas kirişlerinin geçtiği bir oluk vardır. Oluk üzerini bir kılıf örter ve tendonlar yani bu kas kirişleri bunun içinden geçer. Bu oluk içinde tendonların sıkışmasıile oluşan ağrılı duruma De quervain hastalığı denir.
De Quervain Hastalığı Neden Olur?
Tendon kılıflarında tenosinovit (sıvı birikimi) sonucu kalınlaşma veya yün örme gibi el işi yapanlarda ya da başparmağı ile sürekli tekrarlayan zorlamalar yapanlarda mikrotravmalar sonucu bu durum ortaya çıkar.
De Quervain Hastalığı Kimlerde Görülür?
Çoğunlukla orta yaşlı (40-50 yaş) kadınlarda görülür.
De Quervain Hastalığı Klinik Bulgular Nelerdir?
El bileğinde radius stiloid çıkıntısı üzerinde hassasiyet ve şişlik vardır. Başparmak ekstansiyon ve abduksiyonu ( yani kabaca başparmağı dirence karşı kaldırmak) ağrılıdır. Başparmak avuç içine alınıp el bileğiserçe parmak istikametinde büküldüğünde şiddetli ağrı olur ( Finkelstein testi)
De Quervain Hastalığı Tedavisi Nasıldır?
Hastanın el bileği 3 hafta kadar atele alınır. Ağrı kesici ve antiinflamatuar ilaçlar verilir. Çeşitli fizik tedavi ajanlarından faydalanılır. Lokal kortizon enjeksiyonu yapılabilir. Konservatif yöntemlere yanıt alınamayan olgularda kesin ve son derece yüz güldürücü sonuçlar cerrahi yöntemlerle alınır. yapılan 1 cm lik kesiden tendon serbestleştirilir ve kısa süre içinde ağrı kaybolur.
Elde palmar aponevrozun kalınlaşması ve kısalması sonucu sıklıkla 4. ve 5. parmaklarda fleksiyon kontraktürü gelişmesidir.
Genellikle orta yaşlarda ve daha çok erkeklerde (erkeklerde 7 kat daha sıktır) görülür. Kronik mesleki mikrotravmalar dupuytren kontraktürüne yol açabilir. Olguların dörtte birinde aile hikayesi vardır.
İlk başlarda hasta önce avuç içinde genellikle yüzük parmağı kaidesinde kalınlaşma ve sertlikten yakınır. Zamanla 4. ve 5. parmaklarını tam açamadığını farkeder. Sonuçta bu parmaklar avuç içine adeta yapışır ve hiç açılmaz. Kalınlaşma bölgesinde ve parmak hareketlerinde ağrı yoktur.
Tedavisi cerrahidir. Kalınlaşmış olan palmar fasya çıkarılır.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) Nedir?
Eklem veya tendon kılıfı üzerinde bunların üzerinden çıkan içi jel kıvamında bir sıvı ile dolu kistik yapıdaki iyi huylu tümörlerdir. Elin en sık görülen iyi huylu tümörüdür. En sık 20-40 yaş arası kadınlarda görülür.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) Nerelerde Görülür?
El bileğinin hemen her tarafında görülebilmekle beraber en sık el bileğinin üst kısmında görülür ve bu daha çok skafolunat eklem adı verilen el bileğinde yeralan küçük kemiklerin ikisinin arasından çıkar. Daha sonra sıklık sırasıyla el bileğinin iç tarafında, avuç içinde parmaklara yakın bölgede ve parmak uç eklemleri seviyesinde görülmektedir. Bunlar dışında ayak sırtında da ortaya çıkabilir.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma) Neden Olur?
Bilinen kesin bir nedeni yoktur ancak tekrar eden mikrotravmalar buna neden olabilir. Yapılan meslek ile direkt bir ilişki yoktur. Birden bire oluşabileceği gibi zaman içerisinde yavaş yavaş büyüme de gösterebilir.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) Klinik Nasıldır?
Şişlik genellikle hastaları doktora getiren sebeptir. Bu şişlik el bileği hareketleri, zorlama , ağır işler sonrası artıp istirahatle azalma gösterebilir. Bazen kist patlar ve tamamen ortadan kaybolabilir. Aşırı büyüme gösteren şişlikler hareket esnasında ağrı yapabilir. Dönem dönem şişliklerin kaybolup yeniden belirmesi sık görülen bir durumdur.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) Kötü Huylu Bir Kitle Midir?
Ganglion kistleri kötü huylu yani malign kitleler değildir. Vücudun başka taraflarına yayılması gibi bir durum söz konusu değildir.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) Tanısı Nasıl Konur?
Fizik muayene çoğu kez yeterlidir ancak diğer bazı patolojileri ekarte etmek için hekiminiz bazı radyolojik tetkikler isteyebilir.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) Tedavisi Nasıldır?
Eğer rahatsızlık vermiyorsa birşey yapmaya gerek yoktur. Takip yeterlidir. Ancak ağrı varsa , el bileği hareketleri sırasında rahatsızlık veriyorsa ya da aşırı büyüyüp estetik olarak kötü bir görüntü yaratırsa cerrahi olarak çıkarılır.
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) İğne ile Boşaltılması ile Tedavi Mümkün Müdür?
İğne ile kist içeriğinin boşaltılması sonrası kist duvarı çıkarılmadığı için nüks yani tekrarlama riski çok yüksektir. Bu nedenle biz bu yöntemi tercih etmemekteyiz
Ganglion Kisti (Kistik Higroma ) Ameliyatı Nasıldır?
Ameliyat genellikle lokal anestezi ya da kolun uyuşturulduğu aksiller blok ile yapılır. Nüks etme yani tekrarlama ihtimalini en aza indirebilmek için kistin çıktığı ekleme kadar gidilerek tüm kitle kapsülü ile birlikte çıkarılır. Ameliyat sonrası kısa sürede günlük işlere dönülür. Hastanede yatış gerekmez.
Mallet Finger (Çekiç Parmak – Parmak Ucu Düşüklüğü ) Nedir?
Parmakların en uçta yer alan eklemine gelen travmalar sonrası oluşur. Parmak ucunu yukarı kaldırmaya yarayan kasın kirişi (ekstansor tendon) parmak distal falanksına (parmağın en uç boğumu) yapıştığı yerde hasarlanmıştır.
Mallet Finger (Çekiç Parmak – Parmak Ucu Düşüklüğü ) Klinik Nasıldır?
Hasta parmağının en uç kısmını aktif olarak düzleştiremez, bunu ancak diğer elinin yardımı ile gerçekleştirebilir. Bükmesinde sorun yoktur.Bazı durumlarda bu bölgede küçük bir kırık görülür.
Mallet Finger (Çekiç Parmak – Parmak Ucu Düşüklüğü ) Tanısı Nasıl Konur?
Fizik muayene ve bazen röntgen tanı için yeterlidir.
Mallet Finger (Çekiç Parmak – Parmak Ucu Düşüklüğü ) Tedavisi Nasıldır?
İlk başlarda buz uygulaması ve ağrı kontrolü yapılır. Bu tip bir yaralanma için üretilmiş olan çekiç parmak ateli iki ay boyunca çıkarılmaksızın uygulanır. Eğer açık bir yaralanmaysa, eşlik eden bir kırık varsa operasyon seçeneği düşünülür.
Tetik Parmak Nedir?
Tetik parmak, parmakların bükülüp açılması sırasında hareketin takılması ve tipik bir ‘tık sesi’ vererek hareketin açılması durumudur. Kurulu bir tetiğin açılmasına benzediğinden bu ad verilmiştir.
Tetik Parmak Neden Olur?
Başparmak ve diğer parmakların fleksor tendonlarının (yani bu parmakları bükmeye yarayan kasların kirişlerinin) içinden geçtiği bir kılıf vardır. Bu kılıfı daraltan nedenler bu hastalığa yol açarlar. Bu kılıf içinde tendon incelir, kılıfın dışında ise tendon kalındır. Tendonun kalın kısmı hareket esnasında daralmış kılıfın içinden geçerken zorlanır, kılıfı geçince rahatlar.
Tetik Parmak’ta Klinik Nasıldır?
Tetik parmak doğuştan ya da sonradan olabilir. Sonradan olanı orta ve yüzük parmaklarında sık görülür. Daha çok 30-60 yaş arası kadınlarda sıktır. Hareket esnasında parmak aniden bükülü pozisyonda kilitlenir. Açmaya zorlanırsa bir tıklama sesi ile birlikte açılır. Sıklıkla avuç içinde parmağın tarak kemiği ile birleştiği eklem seviyesinde ağrılı bir şişlik hissedilir. Tetik parmak, romatoid artrit, gut ve diğer metabolik bozukluklarda da görülür. Doğuştan olanı başparmakta daha çok görülür.
Tetik Parmak Tedavisi Nasıldır?
Erken olgularda antiinflamatuar ilaçlar verilir. Fizik tedavi ajanlarından faydalanılır.Ancak hareketlerde takılma olan durumlarda sıkışmaya neden olan kılıf kesilerek tendon serbestleştirilir. Bu işlem genellikle lokal anestezi ile yani sadece o bölge uyuşturularak yapılır
Tetik Parmak Ameliyatı Ne Kadar Sürer?
İşlem genellikle 5-10 dakikalık bir süre alır.
Tetik Parmak Ameliyatı Sonrası Parmağımı Ne Zaman Kullanabilirim?
Hemen kullanmaya başlarsınız.
Kondromalazi patella, diz önü ağrısı ile birlikte patella yani diz kapağ arkasındaki kıkırdağın yumuşaması ve ülserleşmesi ile giden bir durumu ifade eder. 20 yaş üzerinde sağlıklı kişilerin yaklaşık yarısında görülen bu durum 50 yaştan sonra neredeyse herkeste görülmektedir. Ağrılı olmadığı sürece klinik açıdan bir önemi yoktur. Ancak ağrılı ise ve bir dizilim bozukluğuna bağlı gelişmişse bunun düzeltilmesi gerekir.
Osgood Schlatter Hastalığı Nedir?
Tibianın ön apofizi olan tuberositas tibianın aseptik nekrozudur. Dizin ekstansiyonunu yani düz durmasını sağlayan kas olan uyluğun ön tarafındaki kuadriseps kası , kuadriseps tendonu vasıtasıyla patellaya (diz kapağına) yapışır. Diz kapağı alt ucundan başlayan patellar tendon ise tibianın (kaval kemiğinin) tuberositas tibia adı verilen kısmına yapışır. Patellar tondonun tibiaya yapıştığı kısım çocuklarda tibia apofizinin bir parçasıdır. Tibia apofizi normalde 18 ila 20 yaş civarında tibia ile birleşir. Çocukların bir kısmında koşma, atlama gibi bazı aktiviteler sırasında patellar tendonun tekrarlayan çekmeleri patellar tendonda ve tendonun yapışma yerindeki kıkırdakta bir inflamasyon oluşturur. Bu durum genellikle aşırı kullanıma bağlıdır ve Osgood-Schlatter hastalığı adını alır. Tibia apofizinin tibia cismiyle birleşmesi, kaynaşması sonucu hastalığa ait belirtiler de kaybolur.
Osgood Schlatter Hastalığı Kimde Görülür?
Osgood schlatter hastalığı daha çok 14-15 yaşlarında erkek çocuklarda sıktır. Sporla uğraşanlarda daha sık görüldüğü için bu hastalığa gençlerin atlet dizi adı da verilmiştir. Sıklıkla iki dizde birden görülür.
Osgood Schlatter Hastalığı’nda Klinik Nasıldır?
Osgood schlatter hastalığı nda etkilenmiş tuberositas tibia bölgesi ( yani dizin ön tarafı- diz kapağının alt kısmı) şiş ve ağrılıdır.Patellar tendonun gerilmesini gerektiren fonksiyonlar (dizin aşırı bükülmeye zorlanması, çömelme, zıplama, koşma gibi) ağrıyı artırır. Dizin ön tarafındaki şişlik bazen etraf yumuşak dokularda bastırmakla iz bırakacak şekilde olabilir. Bu bölgede bazen kızarıklık ve sıcaklık hissedilebilir. Dirence karşı dizin ekstansiyonu (dizi düz konuma getirme) ağrılıdır.
Osgood Schlatter Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
Fizik muayene genellikle yeterlidir ancak ayırıcı tanı için röntgen çekilebilir.
Osgood Schlatter Hastalığı Tedavisi Nasıldır?
Çocukların bağdaş kurmaması, dizin aşırı bükülmeye zorlanacağı dar sıralarda oturmaması, mesela sinemada tiyatroda, sınıfta ya da otobüste koridor tarafında, ayağını uzatarak oturması önerilir. Geçmişte spor yasaklanırdı ancak artık güncel bilgiler doğrultusunda spor kısıtlanmaz, ancak kaldıraç kolu oluşturarak patellar tendonun yükünü hafifleten patella bandı kulandırtılabilir. Ağrılı dönemde buz ve antiinflamatuar ilaç kullanılabilir. Hasta yakınları, mevcut şişliğin kötü huylu bir kitle olmadığı konusunda bilgilendirilmelidir.Bazen ileri olgularda yatak istirahati gerekebilir. Spor kısıtlanabilir.
Nadiren röntgende patellar tendonun tüberositas tibiaya olan yapışma yerinde tibia ile kaynaşmamış ufak bir kemik parçasının kaldığı görülür. Hasta erişkin yaşta olsa da ağrı devam etmektedir. Bu kemik parçacığının çıkarılması ve bölgeye delikler açılması ile hasta iyileşir. Bu işlem tibia apofizi kapanmadan (20 yaş öncesi) yapılmamalıdır, aksi takdirde daha büyük bir şişlik oluşur.
Prepatellar Bursit ( Hizmetçi Dizi ) Nedir?
Prepatellar bursit yani hizmetçi dizi, diz kapağının ön tarafında bulunan şişliği tarifler. Bu bölgede normalde de bulunan bursa adı verilen içi sıvı dolu bir kesecik vardır ancak normalde hissedilmeyecek küçüklüktedir. Bazı durumlarda bunun içinde sıvı birikir ve bursit denilen tablo meydana gelir.
Prepatellar Bursit ( Hizmetçi Dizi ) Niye Olur?
Prepatellar bursit ( hizmetçi dizi ) travmatik ya da enfeksiyon nedenli olabilir. Travmatik olanlarda diz üzerine düşme gibi tek bir travma veya sürekli yer silen hizmetçilerde ve namaz kılanlarda görüldüğü gibi tekrarlayan küçük travmalar vardır. Enfeksiyon nedenli olanda bazı bakterilerle bursa iltihaplanarak şişer.
Prepatellar Bursit ( Hizmetçi Dizi ) Klinik Nasıldır?
Prepatellar bursit ( hizmetçi dizi ) nde, diz kapağı önünde yumuşak ağrısız bir şişlik vardır. enfeksiyon olaya eklenmişse şişlik üzerinde ayrıca kızarıklık ve ısı artışı da olur.
Prepatellar Bursit ( Hizmetçi Dizi ) Tedavisi
Akut travma ile oluşanlarda içerik enjektörle boşaltılır ve elastik bandajla kompresyon uygulanır. Tekrarlayan travma ile oluşanlarda ameliyatla bursa çıkarılır. Enfeksiyon nedenli olanlarda antibiyotik tedavisi ile birlikte cerrahi drenaj uygulanır.
Baker Kisti ( Popliteal Kist ) Nedir?
Baker kisti, diz eklemi sinovyal zarının (diz eklemi içindeki sıvıyı çevreleyen zar) dizin arkasına doğru fıtıklaşmasıdır.
Baker Kisti ( Popliteal Kist ) Klinik Nasıldır?
Baker kisti her yaşta görülebilir. Dizin arkasında şişlik vardır. Eklem hareketleri genelde normaldir. Dokunmakla ve eklem hareketleriyle ağrı genelde olmaz. Bazen aşırı büyüyüp ağrıya neden olabilir veya herhangi bir nedenle kist patlayıp diz arkasından bacağa yayılan ağrıya neden olabilir.
Baker Kisti ( Popliteal Kist ) Tanısı Nasıl Konur?
Genellikle muayene yeterlidir ancak tanıyı doğrulamak için ultrasonografi ve MR yapılabilir
Baker Kisti ( Popliteal Kist ) Tedavisi Nasıldır?
Genellikle tedavi gerektirmez. Bazı durumlarda eğer şikayete neden olursa yani ağrı yaparsa cerrahi olarak çıkarılır.
Bakıcı Dirseği (Ağrılı Pronasyon – Dadı Dirseği – Pulled Elbow – Radial Baş Çıkığı – Çocuk Dirsek Çıkığı)
Dirsek eklemi ekstansiyondayken yani dirsek tam düzken ve avuç içi aşağı bakar pozisyondayken çocuğun eli aniden çekildiğinde radius başının sublukse duruma gelmesine bakıcı dirseği (ağrılı pronasyon – pulled elbow – dadı dirseği – radial baş çıkığı – çocuk dirsek çıkığı) denir
Genellikle 1-3 yaşlar arası görülür. 5 yaş sonrası bağ yapıları sağlamlaştığından görülme sıklığı giderek azalır.
Bakıcı Dirseği (Ağrılı Pronasyon – Pulled Elbow – Dadı Dirseği – Radial Baş Çıkığı – Çocuk Dirsek Çıkığı) İçin Bulgular Nelerdir?
Kolu çeken kişi bu sırada bir klik sesi hissedebilir. Çekmenin hemen ardından çocuk ağlamaya başlar ve elini kullanamaz. Kolunu yanda, dirsek hafifçe bükülü ve el sırtı karşıya bakar pozisyonda tutar. Dirseğe açma kapama hareketi yaptırılabilir ancak avuç içi yukarı bakar pozisyona getirilmeye çalışılırsa çocuk ağlar ve direnir.
Bakıcı Dirseği (Ağrılı Pronasyon – Pulled Elbow – Dadı Dirseği – Radial Baş Çıkığı – Çocuk Dirsek Çıkığı) Niye Olur?
Radius başı oval bir şekle sahiptir ve çevreleyen annuler bağ denilen bir yapı radius başını stabilize eder. Avuç içi yukarı bakar pozisyona geldiğinde anuler bağın ön kısmı radius başının ön kısmına denk gelir ve bu bölgede radius boynu ile başı arasında hatırı sayılır bir derinlik farkı olduğundan anuler bağ radius başını kolaylıkla yerinde tespit edebilir. Fakat avuç içi yere bakar pozisyonda iken radius başının arka tarafı anule bağa denk gelir ve bu bölgede radius başı ile boynu arası daha sığdır. Eğer bu pozisyonda iken elden çekilirse baş bağın altından sıyrılabilir. Bu olay sırasında bazen bu bağda küçük yırtıklar da ortaya çıkabilmektedir.
Bakıcı Dirseği (Ağrılı Pronasyon – Pulled Elbow – Dadı Dirseği – Radial Baş Çıkığı – Çocuk Dirsek Çıkığı) Tedavisi Nasıldır?
Tedavisinde hekiminiz yapacağı manipülasyonla radius başını yerine getirir. Çocuk anne- babasını kucağında otururken hekim bir eliyle radius başını tespit eder. Diğer eliyle çocuğun elini tutar ve hafif traksiyon uygulayarak dirseği düz pozisyona getirir. Ardından el ve önkolu avuç içi yukarı bakar pozisyona getirir ve dirseği tam bükülü pozisyona alır. Bu manipülasyon sırasında bir klik sesi alnır ve baş yerine girmiştir.
Bakıcı Dirseği (Ağrılı Pronasyon – Pulled Elbow – Dadı Dirseği – Radial Baş Çıkığı – Çocuk Dirsek Çıkığı) Tedavi Sonrasında Ne Yapılmalı?
İlk çıkık sonrası genellikle kolu tespit etmeye yani alçı veya atel yapmaya gerek yoktur. Manipülasyon sonrası 5-10 dakika sonra çocuk kolunu rahatça oynatmaya başlar. Yukarı kaldırabilmeye başlar. 1 günü geçmiş , ihmal edilen durumlarda anüler bağ yaralanmasının iyileşmesi için 1-2 hafta süreyle önkol supinasyonda uzun kol alçısı uygulanabilir.
Bakıcı Dirseği (Ağrılı Pronasyon – Pulled Elbow – Dadı Dirseği – Radial Baş Çıkığı – Çocuk Dirsek Çıkığı) Tekrarlar Mı?
Her 20 çocuktan birisinde 5 yaşa kadar tekrarlar. Aile bu yönden bilgilendirilmelidir. Sık tekrarlayan olgularda cerrahi tedavi seçenekleri düşünülmelidir.
Ortopedi, kelime olarak Latince orthos (düzgün) ve paedios (çocuk) kelimelerinden oluşturulmuştur. Travmatoloji de yine Latince olup kaslar,kemikler,sinirler,eklemler ve bağlarından oluşan hareket sisteminin kazalar ve diğer etkenlerle yaralanması sonucu oluşan hasarlarının tanısı; cerrahi ve cerrahi dışı tedavi yöntemleriyle iyileşmesi ile ilgilenir.
Hareket sisteminin iskelet yapısı yani kemik ve eklem yapısı bir omurga ve bu omurgaya yukarıda göğüs kafesi ve aşağıda pelvis (leğen kemiği) aracılığıyla bağlanmış olan üst ve alt ekstremitelerden oluşur (omuzdan el parmaklarına kadarki kısım üst ekstremite, kalçadan ayak parmaklarına kadar olan bölüm alt ekstremite olarak adlandırılır)
Kas yapıları kemik iskelette belirli bir nokta veya yüzeyden köken alır ve en az bir eklemi katederek diğer bir kemikteki yapışma yerinde sonlanırlar. Kasılmalarıyla eklemlere hareket verirler. Kasılmalarını sağlayan ise beyinden ve omurilikten periferik sinirler vasıtasıyla iletilen uyarılardır.
Bu sistemin tamamını besleyen karmaşık bir damar ağı vardır. Kabaca atardamarlar ve toplardamarlardan oluşur. Kemiklerin de yaşayan dokular olduğu unutulmamalıdır. Kemiklerde sürekli devam eden bir yapım-yıkım süreci vardır ve bunun için de beslenmesine ihtiyaç vardır. atardamarlar besleyici elemanları dokulara ulaştırır. Toplardamarlar ise dokulardan metabolik artıkları uzaklaştırır.
Normalde hareket sistemimiz ağrısız bir şekilde işlevini yapar. Eklem hareketleri sırasında ağrı duyulmaması gerekir. Ağrının hareketle veya istirahat sırasında olması herzaman için patolojik bir durumu işaret eder. Aynı zamanda eklemlerden hareket sırasında sesler duyulması, hareket kabiliyetinin azalması, şişlik kızarıklık ısı artışı olması da patolojik durumlardır. Bazı hastalıklarda ayrıca kas gücü kaybı, kas kitlesinde azalma, hissizlik, uyuşma keçelenme gibi durumların görülmesi sinirlerde oluşan bir bozukluğa işaret eder. Bununla birlikte soğukluk solukluk renk değişiklikleri ise damarsal sorunları akla getirir.
Genel onkoloji prensiplerine uygun şekilde erken tanı ve erken tedavi iskelet sistemi tümörleri için de geçerlidir.
Tümörü olan hastaların hemen hepsinde ağrı ortak şikayettir. Gece ağrılarının olması aktivite ve istirahat ile değişim göstermemesi bu ağrının genel özelliğidir.
Tümör nedeniyle zayıflayan kemiklerde patolojik kırıklar olabilir. Bu kırıklar normal kemikte görülenin aksine çok küçük travmalarla ortaya çıkarlar. Örneğin kalçasında tümör olan bazı hastaların yürürken bile kalçaları kırılabilmektedir.
Bazı kemik tümörleri ise herhangi bir bulgu vermez ve başka nedenlerle çekilen grafiler sırasında rastlantısal olarak farkedilirler.
Ayrıntılı sorgulama, fizik muayene ve gerekli görüntüleme yöntemleri sonrasında önce tümörün malign (kötü huylu=habis) ya da benign (iyi huylu) olduğu ve sonrasında tümörün cinsi belirlenir. Bu süreçte hekiminiz biyopsi (inceleme için dokudan parça alınması) önerebilir. Alınacak dokunun patolojik incelemesi ile tümörün adı konur ve sonrasında gerekli tedavi süreci başlar. Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi gibi seçenekler ve bunların birbirleriyle kombinasyonları bu sürecin birer parçası olabilir.
* ORTOPEDİK TÜMÖRLER
* YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ
* BENİGN (İYİ HUYLU) YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ
* Fibrom
* Nodüler fasiit
* Lipom
* Higroma (kistik higroma – ganglion kisti)
* Tendon kılıfı dev hücreli tümörü
* Morton nöroma
* Hemanjioma
* Glomus tümörü
* MALİGN (KÖTÜ HUYLU= HABİS) YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ
* Fibrosarkom
* Liposarkom
* Lenfanjiosarkom
* Sinoviyal sarkom
* Hemanjiosarkom
* Malign schwannoma
* KEMİK TÜMÖRLERİ
* BENİGN (İYİ HUYLU) KEMİK TÜMÖRLERİ
* Osteokondrom
* Osteoid osteoma
* Dev hücreli tümör
* Basit kemik kisti
* Non ossifying fibroma
* Enkondrom
* Fibröz displazi
* Anevrizmal kemik kisti
* MALİGN (KÖTÜ HUYLU= HABİS) KEMİK TÜMÖRLERİ
* Multiple myeloma
* Osteosarkom
* Ewing’s sarkoma
* Kondrosarkom
* Metastazlar
Kol ve bacaklardaki doğumsal ve kazanılmış kısalıklar ile deformiteler en son teknolojik cihazlar yardımı ile ve gerektiğinde bilgisayar yardımlı hesaplamalar ile günümüzde artık mükemmele yakın doğrulukla yapılmaktadır.
Gelişen teknolojiye paralel olarak doğumsal bazı hastalıklarda görülen ileri derece boy kısalıkları ile ateşli silah yaralanmaları, trafik kazaları ya da yetersiz tedavi edilmiş kırıklara bağlı gelişen ekstremite eşitsizlikleri de son derece yüz güldürücü sonuçlarla tedavi edilebilmektedir
Bu amaçla eksternal fiksatörler (ilizarov veya unilateral), intrameduller çiviler kullanılabilir. Son zamanlarda boy uzatma ameliyatlarında dünyada kullanılmaya başlayan motorlu çiviler ile dışardan herhangi bir metal olmadan da uzatma yapılmaya başlanmıştır. Maliyetinin yüksek olması ve ileri cerrahi teknik gerektirmesi, uygulayıcının bu konuda bilgi ve deneyim sahibi olması gerektiğinden ülkemizde fazla yaygınlaşamamıştır. Ancak bu yöntem hasta açısından en konforlusu ve estetik sonuçları en iyi olanıdır. (Bu yöntemle ilgili tüm sorularınız için iletişim bilgilerimden bana ulaşabilirsiniz..)